Kayıtlar

#yazmak etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Sessizce ve Derinden

Resim
Her şey o kadar aniden değişti ki. Bir kaç ay önceki benle şimdiki ben arasında uçurum var, hissediyorum. Sessizce her şeyden uzaklaşıyorsun ve hiç bir şey yapmak gelmiyor içinden. Her şey ruhunda başladığı gibi ruhunda son buluyor. Tanıdık bir hikaye aslında. Dönüp baksan bir geçmişe, papatya kokan tüm anılarına da böyle veda etmemişmiydin? Bugün içinde öldürdüklerine de dün hep sımsıkı sarılmıyor muydun? Düşündükçe derin bir iç çekebiliyorsun sadece. Ama takvim yaprakları ne kadar çok düşerse yere o kadar çok alışıyorsun tüm değişimlere çünkü büyümek böyle bir şey işte.  Sessizce ve derinden oluyor. Esra Tengilim 

İyilik Kalkanı

Resim
Çözemediğim düğümleri keseli çok oldu. Yok öyle eskisi gibi kendimi çok yormuyorum. Biraz yıpranmışlık olsa da ruhumda iyileşen yaralarımı hissediyorum. Gerçekten hayatta ne olursa olsun iyi olan her şey layığını buluyor. O karanlık kalpler diledikleri kadar karşılarındakini kötülükleriyle yıldırıp,yok etmeye çalışsınlar iyilikle güzelleşen kalp bir şekilde parlayıp kendini gösteriyor. O yüzden inancınızı,gücünüzü kaybetmeyin ve siz kalbi güzel insanlar iyilikten sakın vazgeçmeyin çünkü o sizin en güçlü kalkanınız olacak. Esra Tengilim

Sonu olana sonsuz bağlanmamak

Resim
Hayatın bana öğrettiği en güzel şey buydu. Sonu olana sonsuz bağlanmamak...  Evet bunu yapabilmek zor ama başarabildikten sonra,hayatın aslında ne kadar kolay olduğunu anlıyorsunuz. O yüzden abartmadan yaşamak lazım hayatı. Her şey o kadar basit ki bunu görebilmek için bazı şeyleri kabullenmek, kırgınlıkları tamir etmek ve insanlara gerçekten çok anlam yüklememek lazım. Birde sizi gerçekten yormayan insanlarla yolunuza devam edin ki yolunuzun sonu çiçekli bahçelere çıksın. Esra Tengilim

Kendime Not

Resim
Her şey bittiğinde sadece bu zor zamanlarında yanında olanları hatırlayacaksın. Geride kalan herkes anlamını yitirecek. Zaten kötü günler boş kalabalıkları farketmek içindir. Dünyada her şey senin için bunu sakın unutma. Bundan on yıl sonra da olsa,bir gün bu söylediklerimi elbette farkedecektin. Ne mutlu ki sen bunu çok erken farkettin. Evet biraz canın acıdı ama artık insanların gerçek yüzünü gördün ve kendi gücünün farkındasın. Artık yanındaki yabancılarla vedalaş ve kendine dön. Çünkü sen her şeyden daha iyisini hakediyorsun ve gerçekten yanında kalması gereken insanlar zaten karanlığın içindeki aydınlık gibi parlıyorlar. Mutlu ol,doğru kişi olma azmini ve cesaretini asla kaybetme. Bu günlerin elbet geçecek ve gökyüzü senin için yeniden anlam kazanacak sabret güzel günler yakın. Esra Tengilim

Acının Sessizliği...

Resim
Bitmeyen bir gündü. Acı insana has bir duyguydu ve zaman,hayatla birlikte bunu çok güzel bir şekilde öğretiyordu. Aniden yarım kalmışlık,insanın üstüne gölge gibi çökmüş ve buz gibi soğuk gözleriyle bana doğru bakıyordu. Hayaller,hayatlarla yüzleşmiş,her yer sessiz olmasına rağmen,içimizde koca bir fırtına kopuyordu. Ama diğer taraftan umuda tutunmak için ellerimizi en yükseklere,göklere uzatıyorduk. Çünkü yaratan hiçbir acıyı boş yere vermezdi. Belki bu bizi büyütecekti. Belki de daha güzel ve mutlu yarınlar için ön hazırlıktı. Belirsizliğin içinde kaybolmak gerekiyordu. Bende öyle yaptım. Kaybolmayı seçtim.  Esra Tengilim

Bir Asırlık Çöküş

Resim
İnsan en çokta kendine haksızlık yapıyor. Boş yere zamanını,bencil insanlar için harcıyor. Kendinden çok karşısındakini düşünüyor. Sevdikleri için,sevmediği şeyler yapıyor. Sonunda da ruhunu kendi elleriyle öldürüyor. Bu hikaye çok tanıdık geldi değil mi?  Sessizliğimizin bile bir bedeli var bu hayatta. Üstüne çok gelirler. Çünkü içindeki öfkenin ne kadar olduğunu merak ederler. Oysa ateşle oynamakla birdir bu. Yıllardır hep böyle oldu. İlk kendilerine değer verenlerden vazgeçtiler. Hep sessiz insanların üstüne gittiler. Oysa insanlar güçsüz olduklarından değil,kalp kırmaktan korktukları için susarlardı. Ama şimdi şahsen ekstra birde yorulduğum için susuyorum. Dürüst olayım öfkemden çok korktuğum zamanlarda oldu. Zorla kendimi,hislerimi susturduğum zamanlar... Ne günlerdi diyorum. Fakat keşke tutmasaydım kendimi,hislerimi. En azından ruhum böyle can çekişiyor olmazdı. Ah ah kendimizle nasıl hesaplaşacağız gerçekten merak konusu...

Dünyayı Uyandıralım

Resim
Yani düşünüyorum da gökyüzüne dokunamıyorsanız yüksek binalarda oturmanın ne anlamı var ya da cebinizdeki o kağıt parçaları başka insanların gözyaşına sebep oluyorsa ve lüks araçlarınızla sevdiğiniz insanların yanına gidemiyorsanız o metal yığını hayatımızda gerçekten neden bu kadar önemli oluyor ki? Hayatta çoğu şey ne kadar boş farkında mısınız ve bunları basitleştiren en önemli faktör para dediğimiz bağımlılık. Yokluğu bir dert varlığı ayrı bir dert diye sitem ederdi büyükler. Doğruymuş ne onunla oluyor ne de onsuz. Hatta günümüzde insanlar ruhunu bile satıyor onun için. Oysa paradan önce sevgi gelseydi ve insan doymayı bilseydi,şüphesiz dünya daha güzel bir yer olurdu. Herkes daha fazlasını istemeseydi,etrafımızda içimizi ısıtan sıcacık gülüşler görürdük. Gözleri mutluluktan parlayan insanlar,birbirlerine güvenle sarılan dostlar ve yaşayan çocuklar olurdu. Evet nefes alan çocuklar. Kendi ait oldukları yerde, özgürce koşup oynayan çocuklar... Biliyorum yaşamak için par...

Eskiden...

Resim
Eskiden...  Evet ilk sözüm bu olacak. O kadar yakın ki geçmiş ama bir o kadar uzak. Mutluyduk,neşemiz gökyüzü kadardı. Açardık kollarımızı kucaklardık dünyayı... O zamanlarda canımız acırdı ama onun bile başka bir tadı vardı. Umutlarımızdan öperdik geçerdi. Göğsünde bir güneşte büyütsen,onu öyle severdin. Seni her gün yaksada ona tüm varlığınla bağlıydın. Dostum dediğin insanlar gerçekten dostundu. Çünkü kendileri gibi kalpleride küçücüktü. Oraya kötü şeyler sığmazdı.  Sonra büyüdük. Çok iyi bir şey yapmış gibi büyüdük. Önce midemizdeki kelebekler ve hayallerimiz öldü. Sonra gülüşlerimizi çocukluğumuza emanet ettik.  Büyüdükçe gözümüzdeki yaş çoğaldı ve o yaş çoğaldıkça kalbimiz kurumaya başladı. Üzgünüm büyükler böyle anlatmadılar geleceği ve mutluluk böyle bir sonu haketmedi. Masallarla büyütülen bir nesil bir var bir yok oldu.  Oysa hayat gerçekten düşündüğümüzden daha da ciddiydi ve bunu bize prensler ve prensesler öğretemezdi. Geç farkettik.....